Duran Apartmanı




Küçüğüm... Annemle çarşıya çıkmışız, tüm gün yürümüşüm kalabalık sokaklarda minicik boyumla.... Tarihi, kocaman bir çınar ağacının bulunduğu meydandaki minik fırından ekmeğimizi de alıyoruz ve bayırın başına geliyoruz. Eve dönüş yolumuz bizim.. O bayırın ortasında anneannemlerin evi, sonunda da bizim evimiz var. Dolayısıyla anneannemlerin evi hep bir dinlenme durağı..

Anneannem, dedem, dayım, yengem, kuzenim ve teyzem hep birlikte yaşıyorlar. Evde zaten altı kişi olmanın verdiği bir kalabalık var; ama bayırı çıkarken yorulan ve üst katlarda oturan her komşunun da durak noktası olması vesilesiyle apartman kapıları her zaman açık. Çocukluğumda bu duruma hep özenirdim. Ne zaman anneannemlere gitsek evde mutlaka başkaları da olurdu. Kahveler, çaylar, sigaralar... Bazen gelen pastaneden simit getirir, bazen evinden kek... Ama herkes bilir ki eve getirilen şey kişi sayısından fazla alınır; çünkü mutlaka bir davetsiz misafir daha olur.

İftar sofralarımızı ve yılbaşı yemeklerimizi de unutamam. Anneannemler altı, biz de dört kişiyiz. On kişi bir masanın etrafında toplanılır, yemeğin sonunda dedem sofra duası okur. Biz kuzenimle kikirdemeye başlarız daha duanın ilk cümlesinde. Dua sonunda ,dedem hariç, herkes kıpkırmızı olur gülmemek için kendini tutmaktan.

Bu güzel yıllar geçtikçe küçükler büyüdü, büyükler yaşlandı. Önce anneannem felç geçirdi, sonra dedem hastalandı. Dedemi 6 ay gibi çok kısa bir sürede kaybettik. Bu benim çevremdeki ilk ölümdü. Sanırım herkes için öyleydi; çünkü bir süre eve kim gelirse gelsin dedemi de sayarak simit getirdi. Sonrasında simit sayılarının bir azaltılmasına alıştı herkes. İftar sofrasına dokuz tabak konulmaya başlandı.

Bizler üniversite okumak için, çalışmak için başka şehirlere dağıldık. Büyükler daha da yaşlandı. Aradan yıllar geçti, kuzenim evlendi şehir dışına taşındı. Sofradan bir tabak daha eksildi. Ben evlendim, ablam evlendi. Aslında hesap yaparsak bir kişi göç etti; ama özel günlerde +3'le devam ettik. Derken benim içime bir minik kelebek kondu. Daha da büyüyor ailemiz diye düşünürken anneannemi de kaybettik. 3 gün içerisinde... Herhangi bir sebep yokken. Zaten çok da sebep aramaya gerek yok, demek ki vakti gelmişti. Bu seferkine henüz adapte olamamışken 1 ay sonra da dayım annesiyle babasının yanına gitmek istedi.

Şimdi düşünüyorum da, o tabakların, bardakların sayı olarak yetmediği, kalabalıktan sığamadığımız kocaman yemek masasına artık sadece iki tabak konulacak. Duran Apartmanı'nın birinci kat dairesindeki canlarım gitti; ama apartman adına yakışır biçimde hep orada kaldı...

Daha da eksilmemek dileğiyle...

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar